Deha'nın Etimo-Sosyolojisi

Etimolojik ve Sosyolojik Yorumlar: G. Agamben: Dünyevileştirmeler

Ratings: 2.00 / 5.00




Description

Sevgili izleyen, bu kursta "Deha" (Genius) ve "Dahi" üzerine Roma kültüründen başlayan bir etimo-sosyolojisi yapılacaktır. Kişisel yorumlar eşliğinde G. Agamben'in "Dünyevileştirmeler" kitabından "Genius" bölümü işlenecektir (İtalyancadan Çeviren: Betül Parlak). Güncelleme gelmeyecektir. Ders gibi değil, sohbet gibi konuşmalar yer almaktadır.


Nam-ı diğer motivasyon videolarının mitolojik tanrısı

Hippilerin, Gurucuların, Kişisel Gelişimcilerin Mitolojik Karşılığı: Genius Tanrısı


Notlar:


1

Deha (Genius) etimo-sosyolojisine giriş…

Latinler doğum anında her insanın koruyucusu olan ilaha “Genius” derlerdi

Genio ve generate sözcüklerine yakındır.

Türkçe’de cin, mecnun, deha, haz, zevk, sahip olmak anlamlarına gelir. Gignere yani “generare” (üretmek, doğurmak) fiiliyle bağlantılıdır. Her insanın ve her mekanın (yerin) koruyucu ilahi gücü anlamında kullanılır. Tekil olarak kullanıldığında “doğal eğilim” anlamına gelir.

Bir başka kullanımı da resim, müzik, şür gibi sanatların merkezinde yer alan sembolik

ve soyut varlığı anlatırken gözlenir, bu sanatların kişileştirilmesinde de kullanılır.

Latinler için her şeyden önce mükemmel bir “evlilik” nesnesi olan yatak, yani genialis lectus adlandırmasından anlaşılmaktadır, çünkü üreme eylemi yatakta gerçekleşir.

“Benim Genius umdur o, çünkü beni dünyaya getirdi.”

Kafamız karıştığı anlarda, neredeyse kendi kendimizi unutmuşuz gibi hissettiğimiz anlarda, farkına bile varmadan yaptığımız bir hareket olan elimizi alnımıza götürme hareketi [ünde venerantes deum tangimus frontem), Genius kültünün ritüel hareketini hatırlatır.

Indulgere Genio (Genio’nun gönlünü hoş et).


2

Latinler doğum anında her insanın koruyucusu olan ilaha Genius derlerdi.

Genius bizimle özdeşleşmiş gibi görünüyorsa, bunun tek nedeni, kendi mizden daha fazlası olmadığımızı anlamamız, bize kendimizin, aşağı yukarı kendimiz olduğunu göstermek içindir.

Genius’ta ... “kişiselleşmemiş ve bireysellik öncesi bir öğe ile birlikte yaşadığını anlamak demektir.”

Latinlerin Tanrısı olan Genius akıllı bir telefon mu?

Genius mitolojisi, isimleri değişse de nasıl bir arketip ipucu sağlamaktadır?


3

“...karmaşık bir diyalektiğin sonucudur, bu diyalektikte bir aşamada (henüz) özellikleri bi linmeyen ve yaşanmamış bir taraf, öteki aşamada bireysel deneyim ve yazgının etkisindeki bir taraf bulunur.

Bastırdığın şeyleri ortaya çıkarmak değildir.

”...her zaman oradadır, bizim içimizdedir, bizimle birliktedir, kötülükte ve iyilikte bizden ayrılamaz.”

Genius bir arketip olabilir mi?

Bazı kurumları kapatmak neden içkiyi ve sigarayı yasaklamak gibidir?


4

Genius tinsellikten ibaret bir şey değildir, sadece en soylu ve en yüksek olarak değerlendirmeye alıştığımız şeyleri kontrol etmez.

Kendimizi Genius’un ellerine bırakmasaydık, eğer sadece Ben ve bilinçten ibaret olsaydık işememiz bile mümkün olmazdı.

Genius ile yaşamak, yabancı bir varlığın mahremiyetinde, onunla yakın ve samimi bir ilişki içinde yaşamak demektir, bunun anlamı sürekli olarak bilinmeyen bir bölgeyle ilişki içinde olmaktır.

Bu bilinmeyen bölgeyle kurulan mahremiyet günlük gizemli bir pratiktir. Bu pratikte Ben, bir çeşit özel, neşeli ezoterizm içinde, gülümseyerek kendi mahvoluşuna, harap oluşuna yardım eder ve ister yedik lerimizin hazmından ister aklın aydınlanmasından ibaret olsun, durmak bilmeden mahvoluşuna inançsızca tanıklık eder.

Genius ve Ben uyuşmazlığı “Beni kimse anlamıyor” duygusunu ortaya çıkarır.


5

O halde özneye bir gerilimler alanı olarak bakmamız ge rekir, öznenin karşıt kutuplan Genius ve Ben’dir. Bu alan iki karşıt güç tarafından kat edilmiş bir alandır, biri bireysel olandan kişisel olmayana, diğeri kişisel olmayandan bireysel olana hareket eden birleşen ama birbirine karşıt olan iki güç söz konusudur.

O halde Ben için Genius’a tanıklık etmenin en iyi yolu hangisidir?

Ben’in yazmak istediğini varsayalım. O ya da bu yapıtı yazmak değil, sadece ve sadece yazmak istediğini, başka bir şey istemediğini. Bu şu anlama gelir:Ben bir taraftan Genius’un var olduğunu hissederim. Benim içimde kişisel olmayan bir güç olduğunu ve beni yazmaya ittiğini hissederim. Ancak, eline (bırakın bir bilgisayar) bir kalem bile almamış olan Genius’un ihtiyaç duyduğu en son şey bir yapıt yazmaktır.

Kişisellikten uzaklaşmak, yaratıcı olmak için yazarız, yazarak şu ya da bu yapıtın yazarı olarak tanınır hale geliriz, böylece bırakın bir yazar olmayı, asla bir Ben biçimine sahip olamayacak Genius’dan uzaklaşırız.

Kimse beni tanımlayamıyor. Ben sizden fazlaya sahibim. Bu duygu sadece narsizme indirgenemez.

Bir çok şeyi yapmak istiyorum ama yeteneklerim sınırlı gerilimi: Genius ve Ben


6

Ben’in, kişisel öğenin, Genius’un sahiplenilmesine, onu kendi adına yapıtı imzalamaya zorlamasına yönelik her türlü girişimi zorunlu olarak başarısızlığa yazgılıdır.

Asıl dahinin hiçbir şey yapmaması gerekiyor. Lakin “Ben” de devamlı görünmek istiyor. “Ben bir ilim idim, görünmek istedim.” diyen Allah gibi Genius’a savaş açıyor. Ortaya çıkan tasarım Genius ile Ben arasındaki gerilimi azaltıyor.

Çocuklar saklanmaktan çok özel bir keyif alırlar. Üstelik sonunda biri onları bulsun diye saklanmazlar. Genius’a benzer ve Sen’in Genius’a tanıklık evrendir. Kafka ve James Joyce’un anlaşılmaz romanları da buna benzeyebilir. Ancak kendim anlayabilirim. Bir kendim inşa ettim, orada yaşıyorum demek gibi.


7

“...başkalarında aradığımız tek şey kendimizde anlaşılmamış kalan heyecandır, onun bir mucize eseri başkasının aynasında: açığa çıkmasını ve anlaşılır olmasını umarız.”

Eğer başkasının tutkusuna, aldığı zevke bakmak en üst heyecan ise, izlenmesi gereken siyaset buysa, bunun nedeni, Genius ile kurulacak ilişkiyi, kendi başımıza kuramamamız, o ilişkiyi, gizli zevkimizi ve ölüm öncesi yaşadığımız duyguyu başkasında aramamızdır.

Simondon’a göre, heyecan bireysel öncesiyle ilişkiye girmemizi sağlayan şeydir. Heyecanlanmak içimizde kişisel olmayanı hissetmek, Genius’u iç sıkıntısı ya da keyif, güven ya da korku olarak deneyimlemek anlamına gelir.

Hepimiz Genius ile, yani içimizde bulunup bize ait olmayan şeyle bir ölçüde uzlaşırız.

Herkesin Genius’tan uzaklaşma, ondan kaçma biçimi karakterini ortaya koyar.

“...asıl sevdiğimiz şey, onun her ikisinden de kaçmak için takındığı özel tavırdır, deha ve karakter arasında gidip gelen uyanıklığını, çabukluğunu severiz.”

Örneğin şairin Napoli’de dondurmaları gizlice yalayıp yutarken yaptığı çocuksu hareketi ya da o filozofun konuşurken odada bir ileri bir geri gidip durmasını ve aniden durakalıp gözlerini tavanın uzak bir köşesine dikiyor olmasını severiz).


What You Will Learn!

  • Genius (deha) nedir?
  • Genius'un etimolojik olarak sosyolojisi yapılabilir mi?
  • Bazı ergen duyguların her meselede karşına gelmesi nasıl farklı şekilde yorumlanabilir?
  • Genius'un felsefi karşılığı nedir?

Who Should Attend!

  • Herkese