Toplumsal Cinsiyet Felsefesi
Judith Butler ve Cinsiyet Belası Kitabı
Description
Sevgili izleyen, bu seride J. Butler'ın Gender Trouble (Cinsiyet Belası) kitabı üzerinden gender (toplumsal cinsiyet) ve sex (biyolojik cinsiyet) konuları işlenecektir. Irigaray, Beauvoir, Wittig, Kristeva, Foucault gibi teorisyenlerin teorilerine eleştirel bakışlar atan Butler, alanında kuvvetli bir teorisyendir. Psikanaliz, Antropoloji, Dil Bilim, Feminizm gibi alanlardan yola çıkarak geniş bir anlatım olacaktır. Cinsiyetin siyasi, felsefi, tarihi, toplumsal düşünüşlerinden yola çıkarak meselenin çok büyük bir konu olduğu gösterilecektir. Kurs tamamlanmıştır; lakin daha sonrasında bazı güncellemeler yapabilirim; takipte kalınız lütfen! Kişisel yorumlarıma az yer verdim ve daha çok kitabın işleyişine sadık kaldığımı belirtmeliyim. Kitap ile parelel takip yaparsanız sizin için daha uygun olacaktır.
Kurs Bölümlerinden Bazı Örnek Özetler
Serinin ilk dersi "Cinsiyetin /Toplumsal Cinsiyetin / Arzunun özneleri" bölümünü ele alacaktır..
1. Bölüm
Neden feminizm çöküş halindedir?
Sex ve gender arasında neden fark yoktur?
Doğuştan gelen vajina ve penis (ya da her ikisi birden) neden kader değildir?
Toplumsal cinsiyetten neden kaçış yoktur?
Dil ya da gramer neden basmakalıplık yaratır?
Kendini "öyle" ifade etmek neden totaliterdir?
"Bayan" demek kadar "kadın" demek de neden problemlidir?
Feminizm neden emperyalist bir dil kullanmaktadır?
Notlar: 1
Kadınlar, Temsil Siyaset
· “Kadınlar” nitelemesinin evrensel açmazı
· Kişi kadın "olsa" bile, elbette bundan fazlasıdır da; terim yeterince kapsayıcı değildir.
· "Kadınlar" arasında onların ezilmesini önceleyen bir ortaklık var mıdır, yoksa "kadınlar" arasındaki bağı kuran şey ezilmelerinden mi ibarettir?
· Kadın kültürlerinin hegemonik, maşist kültürlere tabi kılınmalarından bağımsız, kendilerine has bir özellikleri var mıdır?
· Kadınların kültürel ya da dilsel pratiklerinin özgüllüğü ve bütünlüğü hep daha egemen bir kültürel oluşuma karşı ve dolayısıyla onun terimleriyle mi tanımlanır? Erilden farklılaşmış olan ve "kadınlar"ın işaretlenmemiş, dolayısıyla varsayılan evrenselliği sayesinde farkıyla tanınabilecek "dişile özgü" bir alan var mıdır?
· Kadınlar kategorisini tutarlı ve istikrarlı bir özne olarak inşa etmek, toplumsal cinsiyet ilişkilerini istemeyerek de olsa düzenleyip şeyleştirmek anlamına gelmez mi?
Biyolojik ve Toplumsal Cinsiyet
· “Biyolojik cinsiyet kaderdir.” Toplumsal cinsiyetin cinsiyete getirilen çoklu yorum olarak tanımlanmasına fırsat veren bu ayrım nedeniyle öznenin birliği zaten tartışmaya açık bir meseledir.
· Biyoloji kader değildir.
· Toplumsal cinsiyet ve biyolojik cinsiyet ayrımı yapmak ne kadar doğrudur?
· Simone de Beauvoir İkinci Cins'te: "Kişi kadın doğmaz, kadın olur,".
· Cogito gibi Toplumsal Cinsiyet
· Kişinin kadın "olduğu" açıktır, fakat bu her zaman kültürel bir mecburiyet icabıdır.
· “Beden bir durumdur.” Lakin kültürel bir durumdur. Kültürden bağımsız açıklanamaz.,
· Beden her anlamda inşadır.
· Biyolojik ve toplumsal cinsiyet inşa edilmiştir.
· Verili demenin sıkıntısı. Her şey olabilir, tek bir şeyle açıklanamaz.
Irigaray ve Beauvoir
· Tarihsel, kültürel ve bunların dışında gezen Bozuk Aile
· Irigaray’a soru: Cinsiyet farklılığının vuku bulduğu kültürel ve tarihsel bağlamlar silsilesini boydan boya kat eden, yekpare ve monolojik bir maşist ekonomi bulup çıkarmak mümkün mü?
· Kadınlar epistemolojik emperyalizm değil midir?
· "Öteki" kültürleri küresel fallogosantrizmin muhtelif uzanımları olarak dahil etme çabası bir tür kendine mal etme edimidir.
2. Bölüm
Sevgili izleyen, bu bölümde Lacan'cı özne ile M. Wittig'in parodoks yaratan toplumsallık öncesi cinsiyet varsayımı tartışılacaktır. Kaynak olarak; J. Butler'ın "Cinsiyet Belası"
J.Butler-Cinsiyet Belası: Toplumsal Öncesi Bir Cinsiyet Varsayımı ile Ezilen Kadın Miti
Notlar 1
Monique Wittig
· Bir başka deyişle, yalnızca erkekler "kişi"dir ve dişil olan dışında toplumsal cinsiyet yoktur: Cins (gender), cinsiyetler (sexes) arasındaki siyasi karşıtlığın dilsel dizinidir. Cinsi burada tekil olarak kullanıyorum, çünkü zaten iki cins yoktur, tek bir cins vardır: dişil. "Eril" ise bir cins değildir. Çünkü eril, eril olan değil, genel olandır.
· Cinsiyetin imhasını savunur, böylece kadınlar evrensel özne statüsü üstlenebileceklerdir.
· Lezbiyen Beden
· Alternatif Haz
· Tek cinsiyet dişildir
· Heteroseksüel ilişki biçimi yıkmak
· Genital-Anti-Genital
Notlar 2
M. Wittig ve Kadın Miti
· Yapılanın ötesinde “Yapan Fail”, Kaderin Üstünde Bir Kader
· Ezen-Ezilen: Kadın Miti
· Arzunun Özgürlüğü ve Mümkünlüğü
· Hayali Oluşum
· Dilsel bir kurgu olarak; Heteroseksüel Cinsiyet
· Heteroseksüel sözleşmeden bağımsız bir hareket
· Soru: Heteroseksüellik kendi içinde bir çeşitlilik yaratır lakin alternatif olarak sadece eşcinsellik yer alır. Bu anlatı modeli yeni bir imleme ekonomisi yaratmak değil midir?
Notlar 3
Lacan’cı Eril Özne
Lacan'da ve Irigaray'ın Freud'u Lacan sonrası dönemde yeniden ele alışında cinsel farklılık, temelinde töz metafiziğini koruyan basit bir ikilik değildir. Eril "özne" kurgusal bir inşadır ve bu inşayı, ensesti yasaklayan ve heteroseksüelleştirici arzuyu daima yer değiştirmeye zorlayan bir yasa üretir.
Dişil asla bir özne işareti değildir, asla bir toplumsal cinsiyet "niteliği" olamaz. Daha ziyade, eksiğin imlenmesidir dişil, imleyen ise Simgesel'dir, yani fiilen cinsel farklılığı yaratan bir dizi farklılaştırıcı dilsel kuraldır. Eril dilsel konum Simgesel yasanın, yani Baba'nın yasasının kurucu yasaklarının gerektirdiği bireyleşme ve heteroseksüelleşmeye maruz kalır. Anneyi oğluna yasaklayarak aralarındaki akrabalık ilişkisini tesis eden ensest tabusu "Baba'nın adına" yürürlüğe konan bir yasadır. Benzer şekilde, kız çocuğunun annesine de babasına da duyduğu arzuyu reddeden yasa, kızın annelik simgesini üstlenmesini ve akrabalık kurallarım sürdürmesini gerektirir. Hem eril hem de dişil konumlar yasaklayıcı yasalar tarafından böylece tesis edilir.
Bilinçdışı cinselliği
Wittig’in Eril Özne Evrenselliği
Foucault ve iktidar ilişkileri
3-4. Bölüm
Sevgili izleyen, 3. ve 4. bölümde Lacan'cı psikanaliz, Derrida'cı dil, L. Strauss'cu antropoloji üzerinden parodoks yaratan konular ve bununla oluşmuş toplumsallık (cinsiyet oluşumu bağlamında) soruşturulacaktır. J. Butler - Cinsiyet Belası kitabının ikinci bölüm analizidir.
Notlar
1
Feminist kuramın “ataerki” dediği anlatının öncesi nasıl açıklanabilir? Yoksa hayali bir inşa mı gereklidir? Engels’in Avcılık ve Toplayıcılık diye nitelendiği çağda kadının ve erkeğin yeri nerededir ve neden eşittir?
L. Strauss ve Yapısal Antropoloji cinsiyetin kökenlerini nasıl açıklıyor?
2
Hakim akrabalık ilişkilerine alternatif bir mantık nasıl tasarlanabilir?
Gösterilenler ve gösterenler arasındaki uyuşmazlık: göstergeler
Saussure ve Derrida dil konusunda cinsiyet için ne gibi alanlar açmaktadır?
Irigaray’ın Fallagocantrik Ekonomi’si ve L. Strauss’un Simgesel’i sınırları belirliyorsa, sınır dışındaki sistem neden Derrida’ya göre doğru olamaz?
Feminizim neden Eril Egemen’e benzemektedir?
3
Egzogamik heteroseksüellikle oluşturulan yapay eril kültür
Ensest ve homoseksüel tabusuyla yaratılmış homoseksüel arzu temelindeki babasoylu klanlar
Bilinçdışı ensest fantazisine dair psikanalitik kavrayışı olumlama çabasıyla Lévi-Strauss "bu hayalin sihri"ne, "insanların varlığından bihaber oldukları düşüncelerini şekillendirme gücü"ne atıfta bulunarak şöyle der: "Akla getirdiği edimler asla gerçekleştirilmemiştir çünkü kültür her zaman ve her yerde bunlara karşıdır. ( Lévi-Strauss, The Elementary Structures ofKinship, s. 491.)
“Sapık” teriminin göreceliliği ve “sapkın” teriminin evrenselliği
Tabunun içinde bir tabudan bahsedilebilir mi?
Hem heteroseksüelliğin hem de eril cinsel failliğin doğallaştırılması bu kurucu yapısalcı çerçeve içinde hiçbir yerde gerekçelendirilmeyen ama her yerde varsayılan söylemsel inşalardır.
4
Lacan için kültür dildir. Egzogami ve ensest yeniden libidinal değişimdir.
Çocuk yasaya doğar ve yasak ensest yasağıyla tesis edilir; orijinal jouissance (haz) öznenin temelini atan birincil bastırmayla yitirilir.
Dilin kaçınılmaz olarak imleyememesi ise dilin olabilirliğini temellendiren ve göndergesel hamlelerini nafile kılan yasağın zorunlu sonucudur.
5
"Varlık nedir? Neye aittir?" sorularının "'Varlık' babaerkil ekonominin
imleme pratikleri üzerinden nasıl tesis ve tayin edilir?" sorusundan
sonra geldiğini savunur. Bu anlayışa göre varlığın, değillemenin
ve aralarındaki ilişkinin ontolojik tanımı, babaerkil yasanın
ve onun farklılaştırma mekanizmalarının yapılandırdığı bir dil tarafından
belirlenir. Bir şeyin "varlık" niteliğini üstlenip bu ontolojik
hamle tarafından seferber edilmesi ancak ve ancak Simgesel içinde,
yani ontoloji öncesi bir imlem yapısı içinde gerçekleşebilir.
6
Fallus’un Anlamı: Fallus Olmak ve Fallus’a Sahip Olmak
Kültür Konuşan Özneyi yaratır. Özne’nin varlık olmabilmesi için ensest hazzın bastırılması gerekir.
Hegel’in Efendi-Köle diyalektiği: Başarısız ilişki
Fallus olmak, duhul ettiği yer olarak Fallus'u cisimleştirmek/içermektir, ama aynı zamanda anneyle farklılaşmamış ilişkiyi nitelendiren bireyleşme öncesi jouissance'a geri dönme vaadini imlemektir.
Simgesel'in, gerçek içinde tam anlamıyla karşılığı bulunmayan, kültürel olarak evrensel bir imlem yapısı olarak kavranması akla şu soruyu getiriyor: Kültürlerarası olduğu iddia edilen bu imleme hadisesinde imleyen ne veya kimdir, neyi veya kimi imler?
What You Will Learn!
- Neden feminizm çöküş halindedir?
- Sex ve gender arasında neden fark yoktur?
- Doğuştan gelen vajina ve penis (ya da her ikisi birden) neden kader değildir?
- Toplumsal cinsiyetten neden kaçış yoktur?
- Kendini "öyle" ifade etmek neden totaliterdir?
- Dil ya da gramer neden basmakalıplık yaratır?
Who Should Attend!
- Feminizm meselelerine meraklı, sosyal teori seven, farklı bakış açısı edinmek isteyen